***Hatta şarap ve yemek konusunda “gurmelik” diye bir meslek sekli de arz – talep meselesi olarak ortaya çıkmıştır. Üzülerek soyluyorum-ki “gurmelik” mesleği günümüzde o kadar ileriye gitmiştir ki bir çok “bilgili değil” popüler inşanlar için toplumda, yazılı ve görsel basında, internet üzerinde sınıf atlama vesilesi, hatta basamak haline gelmiştir. Aşçıya siparişinde çok, çok iyi pismiş yani “very well done” steak isteyerek, gelen etin sertliğinden şikâyet eden“GURMELER” Taze fasulye yemek..
Günümüzde farklı, diller, ırklar ve kültürler olsa da ınsanlık için günde 3 öğün zevklerine göre bir şeyler yemek zaruri bir ihtiyaç halindedir.
Bu ihtiyaç zaman zaman, vitamin almak, açlığını gidermek amacı gütse de ınsanlar 21. yy. da gerek sunum tekniği, gerek keşfedilmemiş lezzetleri tatmak yiyecek ve içecek alanında sınırsız yenılıklerı dıl ve damak zevkinde yasamak bazıları için bir araştırma konusu haline gelmiştir.
Hatta şarap ve yemek konusunda “gurmelik” diye bir meslek sekli de arz – talep meselesi olarak ortaya çıkmıştır. Üzülerek soyluyorum-ki “gurmelik” mesleği günümüzde o kadar ileriye gitmiştir ki bir çok “bilgili değil” popüler inşanlar için toplumda, yazılı ve görsel basında, internet üzerinde sınıf atlama vesilesi, hatta basamak haline gelmiştir.
Bu Konuda Bir Kaç Örnek Verecek Olursak;
Aşçıya siparişinde çok, çok iyi pismiş yani “very well done” steak isteyerek, gelen etin sertliğinden şikâyet eden“GURMELER” !
Taze fasulye yemek isteyip te kavun tadı almak isteyenler, chili con carne’yi afiyetle yiyip etli kuru fasulyeyi hor gören “GURMELER” !
Gerçekte 20 kelime bile ingilizce bilmeyen ama yüksek modern imajı amaçlı yazılarının arasına daha tam olarak ingilizcede ne anlama geldiğini bile araştırmadan ingilizce kelimeler yerleştiren avrupa ve yabacı hayranı bazlamadan cızlama' dan habersiz krep' çi “GURMELER” !
Kendi ana dilini bile daha doğru düzen konuşamadan yemek yorumlarında Türkçe cümlelerinin içine İngilizce yada Fransızca kelimeler sıkıştırarak kendisine “kültürlü” imajı vermek isteyen “GURMELER” !
Bir gün elbette
Gastronomide’ki Haçlı Seferlerinden de galip çıkacağız ama; açıkçası daha dedem ile yaşıt eyfel kulesini anlata anlata bitiremeyen ama
kızıl kuleyi,
kral kaya mezarlarını,
ishak paşa sarayını ve de binlerce yılın, medeniyetlerin hatırası
diyarbakır surlarını dahi bilmeyen ve görme'de gitmemiş kendi coğrafyasının tarihini bilmeyen
“GURMELER” !
İtalyada pizzacıların yedi göbek ustalarını araştıran ama ülkemde daha etli ekmeğin, niksar pidesinin ne olduğunu bilmeyen cahil, bir o kadar kendi mutfak kültüründen uzak olan “GURMELER” !
Üst seviye restoranlarda 70 kati paraya kaz ciğeri yiyip’ te, ülkemin Arnavut ciğerine ve yiyenlere burun kıvırırcasına hor gören “GURMELER” !
Daha dondurmanın 15. Yy. da yabancı seyyahlar ve fransız broken tarafından
osmanlı tarihimizde kayda geçirilen ve Osmanlıda sarayın buzcuları tarafından keşiş dağından getirilen buzlardan mahzende dövme usulü ile yapılan dondurmayı bilmeden (
Surname-i Hümayun "Osmanlıda Şenlikler") ve es geçerek büyük bir gaf ile Avrupa’da ilk defa 17. Yy. Kayıtlara gecen “.....” söz konusu ülkeye ait olduğunu iddia eden “GURMELER”
–Hatta ve hatta biz bunu “....” ülkeden önce neden keşfedememişiz diyen “GURME” ‘ler.
Dünyanın öbür ucun dan getirilen ithal meyve ve sebzeleri televizyon ekranlarında saatlerce insanlara tanıtmaya çalışırken kendi ülkemize, coğrafyamıza has sebze ve meyvelerimizden sadece bazıları olan kavun, havuç, domates, karpuz, elma, biber çeşitleri, salatalık gibi tohumlarımızın artık “kaybolduğunu” bilmeyen “GURME” engelliler.
Türkiye’ye ne kadar düşman ülke varsa yiyecek ve içecek markalarına özel olarak bir hayranlık hastalığı bulunan ve ilgili marketlerin raflarındaki 6 ay bozulmadan durabilen ekmekleri, yine kendi mutfağımıza has ama ayni yabancı markaların
Ürettikleri 1 yıl raf ömrü olan tarhana ve mahluta vs. çorbalarının, ayran aşının reklamını yaparak, 2 yıl oda sıcaklığında bekleyebilen yabancı marka salata soslarını okurlarına tavsiye edebilen, Anadolu kültürümüze ve kendi mutfağımıza ihanet içerisinde bulunan “GURMELER”
Ayni zaman da söz konusu “gurmeler” ile birlikte ayni amaca hizmet eden Ülkemin ünlü ve ünlü olmayan lakin
Türk mutfağı haricinde her ülke mutfağının hayranı ve yaveri olarak “elinde tuzluk” hazır bekleyen şefleri, dernekleri, federasyonları ;
Bindiğiniz dalı beraberce kendinizin kestiğini hatırlatırım! Unutmayınız-ki bu yabancı markaların geldiği adres;
Ülkemize ucuza et verip hayvancılığı bitiren, ucuza buğday verip ziraatı yok etmeye çalışan, ırkçılık bıçakları ile ülkemizi bölmeye çalışan, memleketimizin iş yapan markalarını akil almayacak rekabetlerle önce iflas ettirip daha sonra da bir hiç pahasına satın alarak bu rekabetlerindeki harcadıkları paraları da ayni ürünlere yaptıkları zamlar ile birlikte yıllarca bize ödettiren, ucuza makina parçası verip sanayilerimizi iflas ettiren, ülkemizde kendi yok ettiklerini her şeyi Anadolu insanına yani bize, yüzümüze şahsiyetsizce gülümseyerek 5 -10 katı fahiş rakamlar ile satanlardır...
Bu Ülkede Biz Sadece Cumhuriyet Dönemini Bile Dikkate Alsak sonrasında Kaçıncı Nesiliz?
Halen Elmayı Armudu Birbirinden Ayıramıyor Muyuz?
Bize yıllarca dost gösterilen ülkeler –gerçekte düşmanımız, düşman gösterilen ülkeler ise gerçekte dostumuz olduğunu görmüyor musunuz? halen aklımız başımıza gelmeyecek mi?
Ülkemizdeki Konu ile ilgili bazı birim ve kurumları yaptıklarını düşündükçe içerisinde bulunmuş olduğumuz durumdanKaplumbağanın yaylaya çıkış hikayesi ile birlikte rahmetli Aziz Nesinin o ünlü sözü geliyor aklıma... “ANLAYAN ANLAR”
Konuya vakıf, alanında tecrübeli, tarihi geçmişini bilen, coğrafya geçmişine hakim işin mutfağından gelen meslektaşlarımız ve bir çok insan cahilliğinizi, hangi amaca hizmet ettiğinizi ve alanınızdaki bilgisizliğinizi biliyor, çok yakında 21. Yy. Türkiye’sinde popüler olanın değil bilgili olanın sözü daha fazla dikkate alınacak mı acaba?
Dolayısıyla memleket menfaatlerini düşünmeyen sizlerin işi ciddi anlamda zorlaşıyor artık. Son zamanlarda sayıları artan ilk okul mezunu, yabancı dilleri mesleki anlamda konuşabilen, 3 kıtayı dolaşmış, araştırmacı aşçılar, şefler yani SİZLERİN tabiri ile “cahil bu işi bilmeyenler” ‘de belki öğreniyor dengeleri, sözlerinizin ve yazılarınızın esiri değil, yargılıyoruz ağzınızdan çıkanları ve yazdığınız kelimeleri. Çünkü bu ülkenin coğrafyasını bilen
GURME ’leri ve
ŞEFLERİ ‘de var, onu da “HOR GÖRME” yin lütfen...
Sizlere son sözüm 8-10 seneye kadar hepiniz osmanlı ve Türk mutfağını, yöresel mutfaklarımızı, kendi kültürümüzü yazman zorunda kalacaksınız... Yabancı mutfağı hayranlığınız sona erecek çünkü okuyanınız olmayacak aksi takdirde!!! Sizleri Türk mutfak kültünü yazarken de görmek açıkçası bana nasip olacak mı bilemiyorum ama mutlaka görenler olacak...
Saygılarımla...
Eşgüder “Has Aşçıbaşı” Ahmet Özdemir Osmanlı Ve
Türk Mutfağı dünya gönül elçisi