Türk Mutfak Kültüründe Şerbetler
Oya ÖZKANLI
Ceyhun UÇUK
 
Bulunduğu topluma göre şekillenmesi ve ait olduğu toplumun izlerini taşıması şerbetin sosyolojik bir yansıma olduğunun göstergesidir. Şerbetlerin farklı hazırlanış biçimleri, içeriğinde yer alan malzemelerin çeşitlilik göstermesi ve tüketiliş alışkanlıklarındaki değişkenlikler, şerbetlerin sosyolojik bir ürün olduğunun göstergelerinden yalnızca bir kaçıdır.
 
Türk mutfak kültürü oldukça geniş bir içeriğe sahip mutfaklardan bir tanesidir. Farklı kültürlerin etkisi altında gelişen ve değişen Türk mutfak kültürü dünyanın sayılı mutfaklarından bir tanesidir. Dünyada sayılı mutfakların sahip olduğu bu içerik binlerce yıllık bir birikimin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Yemekleri kadar içecekleri de oldukça çeşitlilik gösteren Türk mutfağında şerbetler özel bir yer tutaktadır. Onlarca farklı şerbet türünün yer aldığı Türk mutfağının bu anlamda dünyaya öncülük ettiği bilinmektedir.
 
Şerbetin dünya tarihinde (Mutfağımıza Tarihsel Bakış) ilk olarak Türkler tarafından yapıldığına dair verilerebirçok kaynakta rastlamak mümkündür. İlk olarak meyve sularından türetildiği düşünülen şerbetlerin çoğunun tarifinin günümüze kadar geçen süreçte hiçbir değişikliğe uğramadığı görülmektedir. Osmanlı İmparatorluğunun sınırlarının Avrupa’ya ulaşması ile birlikte Avrupa’daki devletlere de yayılan şerbetlerin, birçok toplum tarafından benimsendiğini ve gün içerisinde sıkça tüketilen bir içecek olduğunu söylemek mümkündür.
 
Çalışmada şerbetlerin gastronomi tarihi ve Türk mutfak kültüründeki (mutfak düzeni) yeri ile önemi irdelenmeye çalışılmıştır. Yapılan çalışma ile şerbetlerin her dönemde ilgi gören içecekler olduğunu söylemek mümkündür. Türk mutfak kültüründe günün her saatinde içilen bir içecek olma özelliği ile şerbetlerin; tatlılar ve yemeklerle birlikte tüketildiği görülmektedir. Doğumda, ölümde, hastalıkta, evlilikte ve daha birçok özel günde tüketilen şerbetlerin Türk mutfak kültüründe günümüzde de önemli bir yere sahip olduğunu söylemek mümkündür.
 
GİRİŞ
Türk mutfak kültürü uluslar arası bilinirliğe sahip mutfaklardan bir tanesidir. Yiyecek ve içecek çeşitliği açısından oldukça fazla ürüne sahip mutfaklardan olan Türk mutfağında binlerce yemek ve içecek çeşidi yer almaktadır. Anadolu yarımadasının verimli topraklarının sunduğu hammaddeleri özenle işleyerek yemek ve içecek şekline dönüştüren Anadolu insanının bu bağlamdaki başarısı günümüze kadar süregelmiştir. Yalnızca Anadolu’da yer alan ürünlerle sınırlı kalmayan yemekler ve içecekler birçok farklı yol ile zenginleşmiştir.
 
Ticaret yollarının güzergahları üzerinde bulunması sebebiyle Uzak Doğu ve Hindistan’dan birçok baharatın Türk mutfak kültürüne yerleştiği bilinmektedir. Köklü bir medeniyet olan Pers İmparatorluğu’nun kullandığı pişirme yöntemleri ve gıda maddelerinin de Türk mutfağına katkısı bulunmaktadır. Avrupa ile olan etkileşim sonucu birçok yeni ürünün, işleme metodunun ve sunum biçiminin Türk mutfağında kullanılmaya başladığı görülmektedir.
 
Mutfak kültürünün zenginliğinin bir diğer kaynağı da çeşitli kültürlerin bıraktıkları mirastır. Yerleşik hayata ilk Anadolu’da geçilmiş olması, Anadolu’nun birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olması, medeniyetler arasındaki etkileşim de yine Türk mutfağına birçok katkı sağlamıştır.
 
Yemeklerdeki çeşitlilik Türk mutfağında yer alan içeceklerde de görülmektedir. Bugüne kadar yapılan araştırmalarda ortaya çıkarılan içecekler arasında önemli bir yer tutan şerbetler farklı yöntemlerle yapılan genellikle şeker, meyve ve baharat içeren içeceklerdir. Çalışma ile şerbetlere ilişkin yapılan araştırmalar incelenmiştir. Türk mutfağında yer alan şerbetler ile ilgili yapılan araştırmalardaki bulgular derlenmiştir. Ayrıca yabancı gözlemciler tarafından şerbet ile ilgili yapılan değerlendirmelere de yer verilmiştir.
 

Türk Mutfak Kültüründe Şerbetler

ŞERBET
Şerbet, Almanca’da Scherbett, İtalyanca’da sorbetto, Fransızca’da sorbet, İngilizce’de sorbet-sherbet, olarak ifade edilen bir terimdir (Oğuz, 2002: 758). Bazı araştırmacılar“sorbetto” kelimesinin şerbetten türediğini ve “sorbetto”nun aslında karla karıştırılmış şerbet olduğunu belirtmektedirler (Özdoğan ve Işık, 2008: 1065).. Faklı kültürlerin kendi dillerine uygun biçimde telaffuz ettiği şerbetin benzer sesler çıkarılarak telaffuz edildiği görülmektedir.
 
Çeşitli bitki, çiçek, meyve, kök, kabuk ya da tohumlarına şeker ilave edilerek ortaya çıkan karışık şurupların sulandırılmış haline şerbet denilmektedir (Akçiçek, 2002: 745). Şerbet; su, şeker, baharat ve meyvelerden yapılabilen ve Osmanlı şerbetler önemli bir yeri olan içecek türüdür. Şerbet sözcüğünün içmek anlamına gelen şariba kelimesinden geldiği bilinmektedir (Ece, 2015: 54). Bir başka tanıma göre ise şerbet; meyve suyuyla şekerli su karıştırılarak veya bala belli miktarda su eklenerek yapılan içecek (Şerbet, 2018).
 
Kökenlerinin Doğu Akdeniz’e dayandığı düşünülen şerbet kültürünün Arap havzasından Doğu’ya yayıldığı düşünülmektedir. Muhtemelen Müslüman Arap seferleri ve ticaret vasıtasıyla İran, Hindistan- Pakistan ve Moğol coğrafyalarında şerbetin hazırlanışı ve sunuşuyla ilgili yeni bir kültürün oluşumuna ciddi katkı sağladıkları kabul edilmektedir (Ece, 2015). Türk mutfak kültüründe de önemli bir yeri olan şerbetin dünyaya yayılmasında Osmanlı İmparatorluğu’nun yayılmacı politikasıyla genişleyen sınırlarının da etkili olduğu düşünülmektedir.
 
TÜRK MUTFAK KÜLTÜRÜNDE ŞERBET
Selçuklu ve Anadolu Beylikleri döneminde yazılan Selçuknameler’de törenler ile ilgili verilen bilgilere göre; törenlerde pilavlar, boraniler, yahniler, kebaplar, helise bunların yanında şerbetler, çorbalar, tutmaç, tirit, bulamaç, ekmek ve sebze yemekleri tatlılardan helva ve kadayıfın ikram edildiğiyazmaktadır (Akın, Özkoçak ve Gültekin, 2015: 43).
 
Anadolu'da yüzyıllardır süregelen adetler arasında, birbirinden güzel nefis şerbetlerin misafirlere ikram edilmesi yer almaktadır. Kız istemelerde, söz kesildiği veya nişanın yapıldığı gün, evliliğin tatlı, geçimin iyi olmasını temenni için ağız tatlılığına önem verilirdi. Bu amaçla ikram edilen lokumlardan sonra genellikle narçiçeği rengine sahip üzeri çam fıstıkları ile kaplı şerbetler dağıtılırdı. Ayrıca evlerde yapılan nikahlardan sonra da şerbet ikram edilirdi. Bunlardan başka lohusa evinde özel yapılmış lohusa şerbetini de eşe dosta, gelen misafirlere ikramda bulunmak günümüzde de devam eden geleneklerdendir (Şerbet, 2018).
 
Türkler elde ettikleri meyveler yaş iken onlardan meyve suyu elde ediyor ve bu meyve sularını kaplarda muhafaza ediyorlardı. Kaplarda muhafaza edilen bu meyve sularından daha sonra şerbet yaptıkları da bilinmektedir (Kandemir, 2017: 47). Misafirperverliğeçok önem verilen Türk kültüründe şerbet konuklara mutlaka ikram edilmesi gereken bir ikramlıktı (Ece, 2015: 55). Evliya Çelebieserlerinde şerbetlerin içerisine misk, amber, gülsuyu ve menekşe eklendiğinden,bazen de birbirine uygun meyveler ile şerbetlerinzenginleştirilmesinin mümkün olduğundan bahsetmektedir (Şavkay, 2000: 292).
Şerbetler günün her saatinde serinletici olarak içilebileceği ve ikram edilebilecekleri gibi yemeklerle de ikram edilebilirler. Eskiden saray, konakve köşk sofralarında (Türk Mutfak Kültüründe Sofra) çeşitli şerbetler özel ibrikler içinde bulunur veyemekte su yerine şerbet içilirdi (Özdoğan ve Işık, 2008).
 
Türkler yemekler ile birlikte soğuk olarak içtikleri her şeye soğukluk derlerdi. Yemeğin dışında kış mevsiminde en çok sıcak olarak tarçın şerbeti, yazın koruk ve bal şerbeti içilir bunun yanında nar şerbeti ikram etmek ise kibarlık göstergesi olarak kabul edilirdi (Sarıoğlan ve Cevizkaya, 2016: 238).
 
Selçuklu mutfağı çeşit olarak şu başlıklar altında incelenebilir: Çorbalar (çorbanın tarihi), ara yemekler, ziyafet yemekleri, tatlılar, şerbetler ve içecekler(Kandemir, 2017: 49). Selçuklu mutfağında yer alan şerbetlere sirkencubin, pekmez şerbeti ve nardenk şerbeti örnek olarak verilebilir (Kandemir, 2017: 50).
 
Şerbet ile ilgili bazı deyimler:
“Şerbet gibi” lâtif havayi tarif eder,
Ölene şairane şekilde “ecel şerbeti içerir”,
Kan kusan mağrur kişiye “kızılcık şerbeti içmiştim”
Dalkavuğa “nabza göre şerbe verdirir”.
Şerbetli” ye ne yılan ne akrep sokar gibi deyimler günümüzde halen kullanılmaktadır (Oğuz, 2002).
 
Mevlana Celaleddin Rumi “hayatta en sevdiğim üç şey, sema, hamam ve şerbettir” diyerek şerbete vurgu yapmıştır. Mevlana’nın eserlerinde geçen şerbetlerin bal şerbeti, gül suyu şerbeti, şeker şerbeti, lütuf şerbeti, tanrı şerbeti, gül sulu şeker şerbeti, düğünlerde sunulan şerbetler ise nardenk şerbeti ve saf şeker şerbeti olduğu görülmektedir (Sarıoğlan ve Cevizkaya, 2016: 239).
 
Osmanlı’nın son dönemlerinde saray helvahanesinde yapılan şerbet, macun ve tatlılar, başta yüksek seviyedeki devlet erkânına, sarayda para karşılığı satılmaktaydı (Sarıoğlan vw Cevizkaya, 2016: 239). Osmanlı İmparatorluğu döneminde şerbet yapımında işlenmiş şekerden başka kayısı ve şeftali de kullanılıyor,böylece daha zengin bir lezzete ulaşılabiliyordu. Ana maddenin şeker ve limon olduğu şerbetler daha çok zengin sofralarını süsleyen bir meşrubat çeşidiydi (Karademir, 2015: 207). Sultan 4. Mehmed’in annesi Hatice Sultan, Yeni Cami’de teravih namazlarından sonra, cami de yer alan üç kapıda birden Atina balından yapılmış şerbet dağıttırmakta, hatta kimi çeşmelerden su yerine bazen şerbet akıtarak halka ihsanda bulunmaktaydı (Ece, 2015: 56).
 
Şerbetler Osmanlı toplumunda, çeşitli şekillerde üretilen en önemli içeceklerinden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Şerbetçiler ve şerbetçi dükkânları iaşe düzeninde önemli işlevler görmekteydi. Evliya Çelebi’ye göre başkentte 300 şerbetçi dükkânı olup budükkanlarda 500 kişi istihdam edilmekteydi (Karademir, 2015: 207).
 
Osmanlı mutfağında hoşafların ve şerbetlerin hazırlanmasında taze ve kuru meyveler kullanılıyordu (Samancı, 2008b: 207). 19. YY Osmanlı mutfağında yer alan tatlılar, şerbetler, hoşaflar ve reçeller yemek kitaplarında oldukça fazla yer tutan ürünlerdir (Samancı, 2008b: 208). Osmanlı mutfağında Şerbetler, bazı tatlılar ve hoşafların tatlandırılmasında gül suyu ve portakal çiçeği suyu kullanılmaktadır (Samancı, 2008b: 209).
 
Şerbetçiler, şerbetlerin hazırlanması aşamasında çeşitli kurallara uymak durumundaydılar. Kanunnameler ilegaranti altına alınan bu kuralların başında şerbet içerisindeki tatlandırıcıların oranının düşürülmemesi geliyordu (Karademir, 2015: 208).
 

Türk Mutfak Kültüründe Şerbetler

Şerbet ile ilgili sürdürülmeye gayret edilen ananeler de bulunmaktadır. “Osmanlı sarayının eski ananelerini yaşatmak arzusunda olan V. Mehmet Reşad ramazanlarda Vükelâ, Ayan ve Mebusanâzalarına iftardan sonra hediyeler dağıttırırdı. Kahve ve sigara ile şerbetler arasında bir fasıla esnasında Mabeyin müdürü maiyetinde bir Endurun efendisiyle salona girerdi. Enderun efendisinin elinde büyükçe bir gümüş tepsi, tepside murassa saatler, tabakalar olurdu ve bunlar birer birer tevzi edildikten ve elbette ne kadar ağır davranılırsa davranılsın oldukça büyük bir memnuniyetle alındıktan sonra şerbetlere sıra gelir ve bunlar içilince davetlilerin artık arabalarına binerek sarayı terk etmekten başka yapacakları bir iş kalmazdı” (Şehsuvaroğlu, 1951).
 
Vişne, kayısı, erik, elma, armut, üzüm, portakal, nar, turunç, çilek, üzüm, şeftali, limon, ayva, şam fıstığı gibi meyveler ile gül, menekşe, yasemin, gelincik gibi çiçeklerin yapraklarının da bu dönemde şerbet ve reçel yapımında kullanıldığı görülmektedir (Samancı, 2008b: 209).
 
19. yüzyıla ait yemek kitaplarında bulunan yemek çeşitlerini çorbalar, et (koyun, kuzu, dana), tavuk ve av eti yemekleri, balıklar, deniz ürünleri, sakatat, sebze yemekleri, yumurta yemekleri, pilav, börek, hamur tatlıları, sütlü ve meyveli tatlılar, reçeller, hoşaf, şerbet ve şuruplar, mezeler ve salatalar olarak gruplandırmak mümkündür (Samancı, 2008b: 212).
 
Her türlü kuru ve yaş meyve çeşitleriyle hazırlanan hoşaf, şerbet ve şuruplar tatlılar kategorisindedeğerlendirilir (Samancı, 2008b: 214).
 
Şerbetin batı medeniyetlerine kadar ulaşması Osmanlı imparatorluğu döneminde olmuştur (Sürücüoğlu ve Özçelik, 2005: 37). Saraya davet edilen elçilik (Saray Geleneğinde Şerbet) görevlilerine ayrılan istihkak arasında şeker ve şerbetler mutlaka bulunmaktaydı. Bir Fransız heyetinde yer alan seyyah Philippe Du Fresne-Canaye, 1573 yılında sarayda divan odasındayken porselen kaplarda içtiği şerbetten bir hayli memnun kaldığını belirtiyordu (Karademir, 2015: 209). Şerbet, Osmanlı’da günlük yaşantıyı, geleneksel davranış kalıplarını etkilemiş, halkın sofralarında daima kendisine yer bulmuştur (Sürücüoğlu ve Özçelik, 2005: 37).
 
Tarihi Osmanlı saray mutfağında kokusu güzel olan her türlü çiçek ve bitkiden şerbet yapılırdı. Şerbet lezzeti ile birlikteşifa niyetine de içilen bir içecekti. 
 
Osmanlı padişahlarının çocukları olduğunda ziyarete gelenlere şerbet dağıtıldığı bilinmektedir. Özellikle doğumun üçüncü günü sadrazama şerbet gönderme geleneği vardı. Çeşitli ürünler ile hazırlananşerbetler; altın, gümüş ve billur gibi değerli kaplara konularak cariyeler tarafından yeni doğan bebeği ziyarete gelenlere ikram edilirdi (Sarıoğlan ve Cevizkaya, 2016: 240).
 
Konya’da söz kesme, “sıcak şerbet”, “amin deme” gibi isimlerle bilinen bir etkinliktir. Gelin ve damadın yakınları bir araya gelir ve söz yüzüğü dualarla takılır ardından ise misafirlere tarçınlı sıcak şerbet ikram edilir (Çölbay ve Sormaz, 2015).
 
YABANCI GÖZLEMCİLERİN GÖZÜNDEN TÜRK MUTFAĞINDA ŞERBETLER
 
Türk mutfağına ilişkin yabancı gözlemcilerin yazdıklarına göre Fatih döneminde sarayda elçilere verilen ziyafetlerde, et ve etli yemekler başta olmak üzere pilav, farklı sebze yemekleri, tatlılar ve içecek olarak tatlı şerbetler ikram edilmiştir (Akın, Özkoçak ve Gültekin, 2015: 43).Yine bir başka kaynağa göre 16. yüzyılda İstanbul'a gelen İspanyol bir gezgin olan Sanz Manuel Serrano, görevli olarak geldiği Sinan Paşa'nın konağında yaşadıklarını aktarırken, "Sinan Paşa'nın konağında birkaç çeşit şerbet vardır. Kiraz, kayısı ve erik gibi meyveleri kaynatıp şeker veya bal katarlar. Bozulmasın diye her gün yenisini kaynatırlar. Misafirleri şerbet içirmeden bırakmazlar" ifadelerini kullanmıştır (Ece, 2015: 55).
 
Fransız Ubucini’ye göre: “Pilavdan sonra misafirler önlerinde duran porselen kapların kapağını kaldırdılar,taslara şerbet doldurmuşlardı. Şerbet, Türkiye’de caiz görülen tek içkidir.Su ve balla yapılır, bunun içine çeşitli rahneler portakal, limon, limonata menekşe,gül ıhlamur vs. koyarlar. Bizimkisi misk dendi ve çok keskin bir kokusuvardı (Nahya, 1982).
 
On sekizinci yüzyıl Türkiye’sinden bahseden M d’Ohson şerbete dair: “Hali vakti yerinde olanlar şerbet denen tatlı bir içeceği tercih ederler. Şerbetin orta hallileriçin basit, zenginler için teferruatlı çeşitleri vardır. Birinci durumda sadecebal veya şeker kullanılır. Diğerinde ise limon yahut portakal suyu, ağaçkavunu, menekşe, gül, safran, ıhlamur suyu vs. katılır” şeklinde değerlendirmeleri mevcuttur (Özdoğan ve Işık, 2008: 1066).
 

Türk Mutfak Kültüründe Şerbetler

İngiliz Büyükelçi Sir Edward Burton’ın Kraliçe Elizabeth’e gönderdiği raporunda, başkent İstanbul’da şerefine verilen ilk ziyafette “yaklaşık yüz çeşit yemek saydığını, gül şerbetinin nefis lezzetini, yemek bitince ellerini buhur suyu denilen içinde ödağacı, misk, sandal ağacı ve çiçek suyu bulunan çok güzel kokulu bir suyla yıkadıkları” gibi ifadelere yer verdiği görülmektedir (Araz, 1999).
 
SONUÇ
Araştırma kapsamında incelenen kaynaklarda şerbet tariflerinin farklılıklar gösterdiği tespit edilmiştir. Şerbet tariflerinin günümüzde uygulanabilirliği açısından tariflerin biraraya getirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Tariflerin uygulanması, eğitimli panelistler tarafından tadımlarının yapılması ve sonuçların kayıt altına alınarak şerbetlere ilişkin tarif farklılıklarının ortadan kaldırılmasının faydalı olacağı düşünülmektedir.
 
Günümüzde tariflerine ulaşılabilen birçok şerbetin pratikte uygulanması ve gelecek nesillere aktarımının sağlanması gerektiği düşünülmektedir. Şerbetlerin tüketim farklılıklarının tespiti açısından saha çalışmaları yapılarak özel gün ve toplantılarda tüketiliş biçimlerinin ortaya çıkarılması ve kayıt altına alınması gerektiği düşünülmektedir.
 
Şerbetlerin günümüzde sıkça tüketilen gazlı, doğal olmayan bileşenler ve koruyucu maddeler içeren içeceklere oranla daha az bilinirliğinin olduğu ve tüketiminin çok az olduğu görülmektedir. Bu bağlamda yapılması gereken çalışmalardan bir tanesinin de şerbetlerin üretim, dağıtım ve tanıtım çalışmalarının yapılmasını desteklemek olduğu düşünülmektedir.
 
KAYNAKÇA
Akçiçek, E. (2002). Dünden Bugüne Şerbetçiliğimiz. İstanbul: Çalış Ofset.
Akın, G., Özkoçak, V., & Gültekin, T. (2015). Geçmişten Günümüze Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürünün Gelişimi. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Antropoloji Dergisi(30), 33-52.
Araz, N. (1999). Tatlı Tatlı Yiyelim Tatlı Tatlı Konuşalım, Eskimeyen Tatlar. İstanbul: Vehbi Koç Vakfı Yayınları.
Çölbay, Ş., & Sormaz, Ü. (2015). Konya'da Geçiş Dönemlerinde Yapılan Yöresel Mutfak Uygulamaları. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, 4(4), 1729-1736.
Ece, A. M. (2015). Kültürel Biçimlerin Ambalaj Tasarımına Yansıması Ve Osmanlı Şerbetleri İçin Bir Uygulama Örneği. Atatürk Üniversitesi , Resim Ana Sanat Dalı. Erzurum: Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Kandemir, D. (2017). Anadolu Beyliklerinde Yemek Kültürü. Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi, 1(5), 37-51.
Karademir, Z. (2015). Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, 181-218.
Nahya, Z. (1982). Bazı Yabancı Seyyahlara Göre Türk’lerde Yemek Alışkanlık ve Adetleri. Geleneksel Türk Mutfağı Sempozyum Bildirileri (s. 230-232). Konya: Doğuş Matbaası.
Oğuz, B. (2002). Türkiye Halkının Kültür Kökenleri. İstanbul: 1. Anadolu Aydınlanma Vakfı Yayınları.
Özdoğan, Y., & Işık, N. (2008). Geleneksel Türk Mutfağında Şerbet. 38. Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi, 3, s. 1059-1078. Ankara.
Samancı, Ö. (2008b). İmparatorluğun Son Döneminde İstanbul ve Osmanlı Saray Mutfak Kültürü. A. Bilgin, & Ö. Samancı içinde, Türk Mutfağı (s. 199-218). Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı.
Sarıoğlan, M., & Cevizkaya, G. (2016). Türk Mutfak Kültürü: Şerbetler. Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, 237-250.
Sürücüoğlu, M. S., & Özçelik, A. Ö. (2005). Türk Mutfak Kültürü Üzerine Araştırmalar: Eski Türk Besinleri ve Yemekleri. Ankara: Türk Halk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Vakfı Yayınları.
Şavkay, T. (2000). Osmanlı Mutfağı. İstanbul: Şekerbank ve Radikal Yayınları.
Şehsuvaroğlu, H. Y. (1951). V. Mehmet Reşat ve Kıymetli Taşlar. İstanbul: İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi.
Şerbet. (2018). www.dersimiz.com. dersimiz.com: https://www.dersimiz.com/bilgibankasi/SERBET-NEDIR-HAKKINDA-BILGI-1013.html adresinden alınmıştır.